Mehmet Ali Birand, hayran kalınacak bir dürüstlükle medyanın geçmişteki “darbe yandaşlığını” anlattı.
Söylediklerinin hepsi doğruydu.
Bu ülkenin yaşadığı her türlü darbede ve darbe girişiminde medyanın harcı vardır.
Darbeciliğin bir alçaklık olduğunu medya yıllarca kabul etmedi.
Darbecileri asla eleştirmedi.
Tam aksine darbecileri hep destekledi.
Cumhuriyet tarihi boyunca askerlerin yaptığı hiçbir şeyi sorgulamadı.
Silahsız 33 asker vurulduğu zaman “bu nasıl oluyor” diyen çıkmadı.
Karakol baskınlarının içyüzünü kimse araştırmadı.
Medya askerlerle ortak çalıştı.
Birand, medyanın “genlerinin” darbeci olduğunu söyledi, onların genleri değil asıl “cüzdanları” darbeciydi.
Darbelerden çok para kazandılar.
İşbirlikçiliklerinin ödülünü her zaman aldılar.
Generallerin önünde perendeler attılar.
Bu “tek parti rejimini” değiştirmek isteyen sivil siyasetçilere alabildiğine yüklendiler, her türlü değişimi “ihanet” olarak nitelediler, halkı küçümsediler, demokrasiyi “vatana düşmanlık” diye sundular.
Mehmet Ali Ağca’nın askerî cezaevinden nasıl kaçtığını hiç merak etmediler.
On yedi bin “faili meçhul” cinayeti kimin, nasıl işlediğini hiç sormadılar.
Paşalar hep “kükredi” onların gazetelerinde.